26 Eylül 2010

Zvjezdan Misimovic

Öncelikle yeni transferlerimizin analizi ile ilgili bu kadar geciktiğim için özür dilerim, normalde daha önce yayınlayacaktım ama hem benim üşengeçliğim hem Dünya Basketbol Şampiyonası nedeniyle bugüne sarktı bu yazı. Gerçi ilk maç performanslarını da ekledim yazıda o açıdan biraz iyi oldu.

Zvjezdan Misimovic
Hücuma yönelik orta saha olarak takıma kattığımız Misimovic, Almanya'da Bayern Munich altyapısından yetişip, Bochum ve Nürnberg formalarını giydikten sonra Felix Magath yönetimindeki Wolfsburg'da yıldızlaşan bir futbolcu. Yıldızlaşma dediysek öyle sıradan bir şekilde değil tabii. Wolfsburg'un şampiyon olduğu sene yine takım arkadaşları Dzeko ve Grafite'yi geçip Bundesliga'nın En Değerli Oyuncusu ödülünün de sahibidir. Neyse genel olarak geçmişini çoğu yerde okuyup öğrendik zaten bu yüzden, ben biraz teknik özelliklerine değinmek istiyorum Misimovic'in.



Tipik bir forvet arkası oyuncusu olarak bu aralar modası Avrupa'da geçmiş ama ülkemizde hala devam eden "10 numara" tabirine harfi harfine uygun birisi kendisi. Hem kısa hem uzun pasları çok iyi atabilme, geniş alan bulduğunda topla koşularında sonuca çabuk gidebilme ve çoğu zaman şut/pas ikileminde doğru tercihi yapabilme gibi takımımızda oldukça ihtiyaç duyduğumuz özellikleri de mevcut. Hem Wolfsburg'la şampiyon olduğu zaman hem de kısmen daha kötü bitirdikleri geçtiğimiz sezon ortalamanın üstünde olan asist ve golleriyle ön plana çıkan Misimovic, özellikle uyum sağladığı santrafor ve forvet oyuncularını son derece iyi besleyen bir futbolcu.

Maç içinde hücumdaki 3-4 oyuncumuzun içinde yer alarak onların yükünü hafifleteceğini düşünüyorum. Sezonun başındaki maçlarımıza bakarsak hücumda Baros-Arda-Kewell'dan bir veya ikisinin kötü performans gösterdiği maçlarda çok ama çok zorlandığımızı göze alırsak Elano'nun da dönüşü ile birlikte Misimovic'in hücum gücümüze ciddi anlamda bir katkı yapacağı tartışılmaz. Arda'yı zeka olarak anlayabilecek, Kewell ve Baros'u besleyebilecek bir kişinin daha takımda yer alması bence her açıdan büyük bir avantaj. Ek olarak defansın arkasına hem çapraz hem dikine koşabilen Baros'a havadan ve yerden etkili paslar atıp rakip kalede daha fazla tehlike yaratabilecek olmamız da ayrı güzel. Her ne kadar Baros henüz tam olarak form tutamamış olsa da Misimovic'le iyi anlaşacaklarını ve formuna çabucak kavuşacağına güvenim tam.

Zayıf yönlerine gelecek olursak, geçmişinde koşmayı hiç sevmeyen ve tembel birisi gibi tanımlansa da Magath yönetimiyle birlikte bu zayıflıklarını kısmen de olsa gidermiş gözüküyor. Defans yapmayı sevmemesi ise bir diğer negatif yönü Misimovic'in. Bizim takımın defansif yönünün zayıf olduğunu düşünürsek bu olumsuz gözükebilir ama topun bizde daha fazla kalmasını sağlayarak bu negatif yönünü olumluya çevirecektir. Zaten transfer dönemi kapandığına ve orta sahaya Cana dışında takviye yapılmadığına göre takım felsefemizin de bu olması gerektiğini düşünüyorum.

Soınuç olarak Misimovic, Galatasaray'a uyum sağlaması durumunda her açıdan uyum sağlayacaktır. Özellikle hücum gücümüze güç katarak ve gerektiğinde Baros'un yanında forvet ve golcü tarafını ortaya çıkararak takımımıza çok yardımcı olacağını düşünüyorum.

İlk maç değerlendirmesine gelecek olursak, bu maçta ne iyi ne kötü oynadı desek sanırım yerinde olur. Rijkaard'ın 90 dakika görev vermesindeki neden de takıma mümkün olduğu kadar çabuk alışmasını istemesi olabilir. Genel olarak bana göre yukarıda yazdığım değerlendirmeye uygun oynadı, fazla koşmadan, defansa da çok yardım gelmeden vasat bir performans çizdi. Zaman zaman verdiği ve vermek istediği paslar ve çektiği şutlar hücuma yönelik olumlu hareketleriydi. Takım olarak kötü oynadığımız bir günde en azından basının kendisine yüklenmeye başlamasına izin vermedi. İleride takıma alıştıkça ve Arda'nın da dönmesiyle asistleri ve golleriyle takıma katkıda bulunmaya başlayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder