16 Ağustos 2010

Sivasspor 2-1 Galatasaray… Hedefimiz Ne?

11’imiz. Aykut- Ali Turan,Servet,Neill,Balta- Sarp,Ayhan, Cana, Arda, Çolak, Kewell



Maç başlamadan önce kadrolar verildiğinde Battal-Baros ikilisinden biri yerine Kewell’i forvette gördük. Emre Çolak’lı ortasaha ne yapar, ortasahamız Cana ile nasıl oynar diye düşünerek başladık maça.





Maça Belgrad maçlarında olduğu gibi yine hızlı başladık, yine skoru lehimize çevirecek golü erkenden bulduk. 25.dakikalara kadar oyunu rakip sahaya yıkan, paslarla kaleye gitmeye çalışan, kanatları az da olsa kullanmaya çalışan, bir nevi görmek istediğimiz Galatasaray’ı sahada görüyorduk. Takımın kaptanı, maestrosu Arda önderliğinde kanattan ve cepheden kaleye saldırıyor, dönen toplara Cana, Ayhan’la kesip pozisyon zorluyorduk. Bu sene iyice beliren ve kronikleşme yolunda hızla ilerleyen takım olarak uyuşma ( ne defansa çekilme diyebiliyoruz buna, ne de oyunu soğutma adına yapılan hareketler) yine baş gösterdi ve Sivasspor’u yarı sahamızda kabullenir olduk. Sivas, 2 tane ön libero tarzı futbolcu kullanmamıza rağmen Ceyhun önderliğinde her seferinde cepheden çok rahat geldi Kadronun yetersizliğini Sabri’nin yerine oynayan Ali Turan çok net gösterdi. Maçta ne bindirme yaptı, ne yerini koruyabildi, ne de doğru düzgün pas veremedi. Ortasahayı geçtikten sonra o kadar net pozisyonlara girdi ki Sivaslılar, ayaklarının ayarı olsa hücum oyuncularının daha ilk yarı da skoru lehlerine çevirebilirlerdi. Nitekim ilk yarının sonunda, yan hakem müsvettesi sayesinde yoktan var ettikleri pozisyonda Aykut’un da çabalarıyla golü yedik.Aykuuuut, top geliyor altıpasa, çık bi yumrukla bir şey yap, niye duruyorsun orada arkadaş yaa. Kalecinin kendine güveni olması gerek, takımın ona güvenmesi gerek ama bizde ikiside mevcut değil artık. Yan hakeme o kadar laf söyledik (ki hak etti hepsini) o pozisyonda ama suçu yine kendimizde aramak lazım, bu tarz goller yemeye bayılıyoruz.

2.yarı başlarken Battal ile başlarız diye kurguluyorduk kafamızda kadroyu. İlerde top tutamaz hale gelen takıma ilaç gibi gelicekti hava toplarını servis eden, fiziğiyle top tutan Battal, ama FR’nin vardır bi bildiği diyip başladık 2.yarıya. Başlar başlamaz hızla saldıran Sivas golü buluyor ve bizim takımda acabalar oluşmaya başlıyordu. Maç boyunca genelde topa hakim olan biz olsakta bal yapmayan arı gibiydik. Emre Çolak’ın bir şeyler yapmaya çalışıp da yapamayışı, her seferinde en zoru denemesi o kadar güvendiğimiz altyapımız için soru işaretleri oluşturuyor. Topu dolaştırmaya çalışıp Sivas defansını yenmek istesek de bunu yapacak futbolcunun takımda olmayışı bizi çaresizliğe itti. Kewell’in giridği pozisyon dışında planlı şekilde gelişen pozisyonumuz yoktu, ve maçı 2-1 yenik kapattık.


Takım olarak oynamıyoruz… Bireysellik olarak Arda’ya güvenin bir takım görüntüsü çiziyoruz sezon başında. Beklerimiz stoperden farksızlar, ileri çıkmayı denemezler, çıksalar orta niyetine top şişirirler ceza sahasına, verkaçla içeri girmezler; böyle olunca kanatlardan tek oyuncunun yapabileceklerini bekler hale geliyoruz. Ortasahamız hücümu destekleyebilecek kapasitede değil ne yazıkki, öyle bir ortasaha düşünün ki M.Sarp’ı orta üçlüde hücuma dönük olarak görüyoruz. Kabus gibi başlıyoruz sezona. Umarım yönetim bunun farkındadır da şimdiye kadar yapılan transferlerin aksine ilk 11’e direk etki edebilecek 2 transfer yapar da, biraz olsa umutlanırız; yoksa Aslantepe’de hiç güzel başlamıyor olacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder