27 Ağustos 2010

Karpaty Lviv 1-1 Galatasaray / Avrupa Fatihi (?)

Bu maç için konuşulacak hiç bir şey yok.
Taktiksel bir yazı yazmanın haceti yok.
Karşında değil 10 kişi 15 kişi oynasada yenmen gereken bir rakip var, ama ruhunu kaybetmiş futbolcularla adamlar 5 kişi kalsa bile yeneceğimizi düşünemiyoruz..



Bu facia benim gördüğüm en büyük, tarihteki de en büyük facialardandır, Tromsö ile kıyaslanamaz bu. Kadro yapıları, o zaman ve bu zaman ortaya konulan hedefler tamamen farklı. O zaman hava koşullarını bahane ediyorduk. Bu sefer bahane edecek hiçbirşey yok, tek kelime ile yazık...

Takımı baltalayan kaptan 10 numara mı ararsın, 2 maçtır takımı satan, o formanın ne oldugunu bilmeyen bir karaktersiz mi ararsın.. Ne ararsan var takımda... Bu facia bizim 5 yılımızı daha götürür. Avrupa'da bir galibiyetin ne kadar etkili olduğunu söylediğimiz takım puanlarından bu sene alacaksın 1 puan ve bunun ceremesini 5 sene daha çekeceksin (hem de tromsonun bittigi sene).


Şu takımda kişilikli yabancı oyuncuların var Harry, Lucas, Milan gibi. Monte et 2 tane daha. Türklerin üzerine kuramıyorsun bari yabancıların üzerine kur takımı. Bu saatten sonra transfer yapıp da basının karşısına geçip demeç vermesinler sakın. Bu sene zaten köy kasaba olmaz artık,  bari gençleri tecrübelendirelim. Bunu yaparkende vücuttaki pisliklerden arınmak adına yolların ayrılması gereken kim varsa Ocak ayında ayırmak lazım (kalan 3 günde onu da beceremeyiz çünkü biz).

Galatasaray doğuyor değil batıyor...

Ben özledim Galatasarayımı... Forma aşkıyla oynayan, koşan, takımı için herşeyini ortaya koyan, savaşan, forma aşkıyla oynayan futbolcularımı özledim...

Verin Galatasarayımızı geri...


1 yorum: